Hollanda Veri Koruma Kurumu Yasal Süresinde Yaptırım Kararını Uygulamadığı Gerekçesiyle Mahkeme Tarafından Cezalandırıldı
24 Mart 2017 tarihinde, şikayetçi Hollanda Kişisel Veri koruma Kurumu’na ilettiği şikayetinde, Stichting Benchmark Geestelijke Gezondheidszorg (SBG) [“Akıl Sağlığı Bakım Değerlendirme Vakfı”]’in sağlık ve özel kişisel veri toplama ve işlemesinin mümkün olan en kısa sürede askıya alınmasını talep etmiştir.
Bu talepten itibaren neredeyse iki yıl süre geçmesine rağmen Hollanda Veri Koruma Kurumu herhangi bir karar almadığından, şikayetçi Hollanda Veri Koruma Kurumu’na bir talep göndererek kurum karar vermeye zorlamayı denemiştir. Hollanda Veri Koruma Kurumu 3 Aralık 2018 tarihinde gönderdiği bir yazılı cevap ile yaptırım verilmesi talebini, henüz soruşturmasını tamamlamadığı gerekçesiyle reddetmiştir ki bu süre kanuni sürenin dolmasından 3 gün sonraya tekabül etmektedir. Bununla birlikte, söz konusu karar şikayetçiye 40 gün sonra, 8 Ocak 2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Hollanda Veri Koruma Kurumu yalnızca 3 günlük bir ceza ödemesi gerektiğini ileri sürmüştür. Mahkeme kabul etmemiş ve Hollanda Veri Koruma Kurumu’nun 40 günlük 1262Euro tutarında para cezası ödemesine karar vermiştir.
Kararın resmi olmayan Türkçe çevirisi aşağıdaki gibidir:
Karar
ROTTERDAM MAHKEMESİ
İdari Dava Dosya Numarası: ROT 19/2947
Şu kişiler arasındaki 1 Mayıs 2020 tarihli Tek Daire Kararı
J. Berkelaar, [ ], davacı
Ve
Veri Koruma Kurumu, davalı,
Temsilciler: bay. [ ] ve bay. [ ]
Yargılama
8 Ocak 2019 tarihli kararla (İlk derece kararı), davalının yasal süresinde bir karar almadığı için 1 Aralık 2018’den 3 Aralık 2018’e (bu tarih dahil) kadarki süre için davacıya 60Euro’luk bir ceza ödemeye karar verilmiştir.
8 Mayıs 2019 tarihli kararla (itiraza konu karar), davalı davacının iddiasına temelsiz olduğu gerekçesiyle karşı çıkmıştır.
Davacı itiraza konu karara, itiraz etmiştir.
Davalı bir savunma beyanı sunmuştur.
Davacı, ek belgeler sunmuştur ve duruşmada davanın reddedilmesine izin vermiştir.
Davalı da duruşma yapılmaksızın davanın görülmesine izin vermiştir.
Genel İdare Hukuku Kanunu’nun Bölüm 8:57/1. maddesi gereğince, mahkeme duruşma yapılmamasına karar vermiş ve duruşmayı kapatmıştır.
Değerlendirmeler
1. 24 Mart 2017 tarihinde, davacı Akıl Sağlığı Bakım Değerlendirme Vakfı’na yaptırım uygulanmasını talep etmiştir. Davalı 15 Kasım 2018 tarihli yazılı talebi ile, karar vermek için yasal süresinin geçmesine dayalı olarak davalıya yazılı bir ihbarda bulunmuş olup, davalı bu talebi 16 Kasım 2018 tarihinde tebliğ almıştır.
2. Davalı, asıl savunmasını, 16 Kasım 2018 tarihli temerrüt bildirimi ışığında, sanığın 30 Kasım 2018’den geç olmamak üzere SBG’ye karşı yaptırım talebine karar vermek zorunda olduğu gerçeğine dayandırmıştır. Davalıya göre, davalı kararını 3 Aralık 2018’de vermiştir ki bu dahi yasal süre içerisinde değildir. Bu nedenle davalı, 1 Aralık 2018’den başlayarak bu tarih dahil 3 Aralık 2018 tarihine kadar süre için 60 Euro’luk bir para cezası ödemek zorundadır.
3. İtiraza konu kararda, davalı ilk karardaki savunmasını devam ettirmiştir.
4. Davacı kabul etmemiştir. En sonunda, özet olarak 3 Aralık 2018 tarihli kararın, 8 Ocak 2019 tarihli e-posta ile gönderimine kadar kendisine tebliğ edilmediğini bildirmiştir. Bu davacının kusuru değildir. Bu nedenle davacıya göre, davalının 1 Aralık 2018 tarihinden, bu tarih dahil 7 Ocak 2019 tarihine geçen süre için, örneğin toplam olarak 1.100Euro para cezası ödemesi gerekmektedir.
5. Genel İdare Hukuku Kanunu’nun 4:17/1. maddesine göre, şayet bir karar yasal süresi içerisinde verilmemişse, idari kurum geciktiği her gün için başvurucuya para cezası ödemelidir. Bu maddenin ikinci fıkrasına göre para cezasının miktarı, ilk ondörtdeki her gün 23Euro, takip eden ondört gündeki her gün 35Euro ve diğer günlerdeki her gün 45Euro’dur.
6. Taraflar arasında, davacının 30 Kasım 2018 tarihinde davalıya gecikme bildirimi gönderdiği ve davalının en geç bu tarihte bir karar vermiş olması gerektiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı, 1 Aralık 2018 tarihi itibariyle, karar vermediği süre için para cezası ödeyecektir. Uyuşmazlık para cezasına konu sürenin ne kadar olacağı sorusuna odaklanmaktadır. Genel İdare Hukuku Kanunu’nun 4:17/1. maddesi ışığında, kararın verildiği tarih belirleyicidir. Mahkeme bunun tebliğ edilmiş bir karar olması gerektiğini düşünmektedir.
6.1. Kararların tebliğ edilmesi, Genel İdare Hukuku Kanunu’nun 3:14. maddesinde düzenlenmiştir. 3:14/1. maddeye göre, bir veya daha fazla ilgili tarafı olan kararlar, başvurucu da dahil olmak üzere gönderilmekle ya da yayınlanmakla tebliğ edilir.
6.2. Davalı itiraza konu kararı, davacının adresine iadeli taahhütlü bir mektup ile göndermiştir. Davalı itiraza konu kararın tarif edilen şekilde tebliğ edildiğini ve bu nedenle mahkemenin de düşündüğü şekilde, daha ötesindeki bir süre için para cezasına karar verilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür. Buna karşılık, davalının aksine, mahkeme doğru adrese iadeli taahhütlü bir mektup gönderilmesi düşüncesinin tek başına yeterli olmadığı görüşündedir. Sonuç olarak, Danıştay İdari Yargılama Dairesi’nin (Daire) yerleşik içtihatlarına, örneğin 29 Ağustos 2018 tarihli kararına (ENLI:NL:RVS:2018:2865) göre, şayet posta ile gönderilecek bir kayıt, iadeli taahhütlü posta ile gönderilirse ve ilgili taraf bunu tebliğ almayı reddederse, PostNL (Hollanda PTT) tarafından ilgili tarafın adresine bu dökümanın usulüne uygun şekilde gönderilip gönderilmediğini araştırılmalıdır. Alındı [tebliğ şerhi] (ya da alınma [tebliğ şerhi] ihtimali) ilgili olarak değerlendirilmedir.
6..3 Davacı, ilgili barkodlu pencereli (ön kısmında şeffaf bölüm bulunan zarf) zarftan, davacıdan farklı bir adreste oturan farklı bir kişiye gönderilen farklı bir posta gönderisine aitmiş gibi göründüğünün anlaşıldığına dikkat çekmiştir. Davacı ayrıca bunu dökümanlarla doğrulamıştır. Ek olarak, davacı, PostNL’nin 16 Mayıs 2019 tarihli bir yazısını sunmuştur ki bu yazıdan tebligatın davacıya sunulmadığı ya da teslim edilmediği, dağıtım aşamasında farklı bir adrese gönderildiği anlaşılmaktadır. PostNL’ye göre bu mektup da teslim edilmemiş ve iade olmuştur. Davacı, itiraza konu kararın kendisine tebliğ edildiği (ya da kendisinin tebliğ almadığı) iddiasına itiraz etmiştir. Mahkeme bu nedenle itiraza konu kararın, iadeli taahhütlü posta ile davacıya ulaşmadığına ve bunun davacının kendi kusuru olmadığına karar vermiştir.
6.4. Davalı, savunmasında posta teslimatında usulsüzlük olduğunu ileri sürmediğini ve 3 Aralık 2018 tarihli itiraza konu kararın davacıya tebliğ edilmemiş olmasına itiraz etmediğini beyan etmiştir. Buna karşılık, davalı sunduğu çerçeve içerisinde, bunun masraf ve riskine kendisinin katlanmaması gerektiği görüşündedir. Davalı, Genel İdare Hukuku Kanunu’nun 4:17. maddesine göre, maddenin amacının idari kurumların süresinde karar vermelerini teşvik etmek amacıyla vatandaşlara yasal bir ödeme yapılmasını öngörmesi nedeniyle, karar tarihinin esas alınması gerektiğini vurgulamıştır.
Davalıya göre, usulsüz tebliğ daha yüksek bir ceza ödenmesi gerektiği sonucunu doğurmamaktadır. Zira para cezasının amacı, zararların tazmin edilmesi değildir. Bahsi geçen hususlara ilişkin olarak davalı 15 Nisan 2015 tarihli (ECLI:NL:CRVB:2015:1296) Merkez Temyiz Kurulu (CBA) kararına ve 24 Temmuz 2019 tarihli Daire kararına (ECLI:NL:RVS:2019:2488) atıf yapmıştır.
6.5. Mahkeme aynı görüşte değildir. Yukarıda değerlendirildiği gibi, bir kararın tebliğ edildiği tarih belirleyicidir ve bu kararın doğru tebliğ edilmesi gerekir. Davacının, kendi kusuru olmaksızın PostNL’nin posta teslimindeki usulsüzlükten dolayı itiraza konu kararı tebliğ almadığı gerçeği karşısında davalı, bundan doğan masraf ve riske katlanmalıdır ve tüm bunların ötesinde bu hizmeti davalı kendisi kullanmıştır. Mahkeme, usulsüz tebliğ işleminin ödenecek para cezasının miktarının belirlenmesine etkili olduğuna karar vermek için hiçbir gerekçe görmemektedir. Mahkeme, ayrıca davalının dikkatini 9 Nisan 2019 tarihli CBA kararına (ECLI:NL:CRVB:2019:1522) çekmektedir.
6.6. Davacının 8 Ocak 2019 tarihine değin itiraza konu karardan haberdar olduğuna dair bir itiraz ileri sürülmemesinin anlamı, davalının 1 Aralık 2018’den başlayarak bu tarih dahil 7 Ocak 2019 tarihine kadarki dönem için para cezası ödemesi gerektiğidir, örn. toplam tutar olarak 1262Euro.
7. İtiraz haklı görülmüştür. Mahkeme itiraza konu kararı iptal ederek, ilk derece kararını kaldırmış, bu kararın yerine geçecek şekilde 1262Euro para cezası ödenmesi gerektiğine karar vermiştir.
8. Talep haklı bulunmuştur, mahkeme davacının ödemek zorunda kaldığı mahkeme harcının davalı tarafından ödemesine karar vermiştir.
9. Mahkeme, geri ödemeye uygun bir masraf olmadığından diğer masraflar ve işlemler ilgili bir karar vermeye gerek görmemiştir.
Karar
Mahkeme:
– İtirazı haklı bulduğunu ilan eder.
– İtiraza konu kararı iptal eder ve ilk kararı kaldırır.
– Bu kararın, ilk kararın yerini alacağına ve davalının 1262Euro ceza ödemesine karar verir.
– Davalının, davacının ödediği 174Euro mahkeme harcını davacıya geri ödemesine karar verir.
(….)
Kararın bir örneği taraflara 1 Mayıs 2020 tarihinde gönderilmiştir.
Yasal Yollar
Bu karara karşı Danıştay İdari Yargılama Bölümü, bu kararın gönderilmesinden itibaren 6 hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
Duyurunun EDBO tarafından yayınlanan orijinali için bkz.