TÜRKİYE- 30.06.2021 TARİH VE 2018/14040 BAŞVURU NUMARALI ANAYASA MAHKEMESİ KARARI ERTAN ERÇIKTI BAŞVURUSU
KARAR ÖZETİ
- GİRİŞ
24.08.2021 tarihli ve 31578 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 2018/14040 numaralı karar ile Anayasa Mahkemesi (“AYM”), kişinin internet trafik bilgilerinin erişim sağlayıcı şirketler tarafından mevzuata aykırı olarak 2 yıldan fazla süreyle depolanması olgusunu kişisel verilerin ihlali olarak değerlendirmiştir.
Karara konu başvuru, internet trafik bilgilerinin mevzuatta belirlenen süreden fazla tutulması ve bu bilgilerin yargı makamına gönderilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının; özenli bir soruşturma yapılmamış olması nedeniyle ise adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
- OLAY VE OLGULARIN ÖZETİ
Eski emniyet müdürü olan başvurucu hakkında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 03.11.2017 tarihinde mahkumiyet kararı verilmiş olup istinaf incelemesinde olan karar kesinleşmemiştir.
Anılan yargılamada Mahkeme, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan (“BTK”) 04.05.2017 tarihinde başvurucunun cep telefonu numarasına ait internet trafik bilgilerini istemiştir. BTK tarafından 2014-2015 tarih aralığına ait internet trafik bilgileri 04.07.2017 tarihinde mahkemeye gönderilmiştir.
Akabinde başvurucu, Kurumun gönderdiği internet trafik bilgilerinin 2014-2015 tarih aralığına ait olduğunu mevzuat gereğince 1 yıldan uzun süreyle saklanamayacağı ve fakat Kurumun üç yıl sonra söz konusu trafik bilgilerini gönderdiğini, söz konusu durumun Anayasa ile teminat altına alınan ifade ve haberleşme hürriyeti ile kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı gibi birçok temel hakla doğrudan ilgili olduğunu, bu bilgilerin Kurum tarafından mevzuatta belirtilen süreden daha uzun süre saklanmasının mevzuata aykırılık teşkil ettiğini belirten başvurucu, şüphelilerin cezalandırılmasını talep etmiştir.
Başsavcılık; kişisel verileri hukuka aykırı olarak işleme, ele geçirme, yayma ve verileri yok etmeme suçlarından yaptığı soruşturma sonucunda 8/11/2017 tarihinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Başvurucu bu karara karşı itiraz yoluna başvurmuş ise de itirazı reddedilmiştir.
Bunun üzerine başvurucu, AYM’ye bireysel başvuru hakkını kullanmıştır.
- OLAYA İLİŞKİN BAŞSAVCILIK VE SULH CEZA HAKİMLİĞİ TARAFINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMELER
Başsavcılık verdiği kararın gerekçeleri olarak şunları belirtmiştir:
- Başvurucu hakkında 2014 yılında soruşturmaya başlanmış ve bu kapsamda 2015 yılı içinde çeşitli zamanlarda soruşturma makamı tarafından başvurucuya ait bir kısım internet trafik bilgilerinin Kurumdan ve Şirketlerden temin edilmiştir. Dolayısıyla Mahkeme tarafından temin edilen bilgilerin bir kısmı soruşturma aşamasında temin edilen bilgilerdir.
- Trafik bilgilerinin saklanması için mevzuatta öngörülen süre şirketler için öngörülmüştür, BTK için böyle bir süre sınırı söz konusu değildir; Kaldı ki süre sonunda trafik verilerinin silinmemesi halinde Şirketler için dahi öngörülmüş bir yaptırım söz konusu değildir.
- Bir delilin hukuka uygun olup olmadığı yargılamayı gerektirir ve nihai değerlendirmeyi denetimi yapan Yüksek Mahkemeler yapar.
İtirazı inceleyen Sulh Ceza Mahkemesi Başsavcılık kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazı reddetmiştir.
- OLAYA İLİŞKİN AYM TARAFINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRME
AYM’ye göre şikâyetin özü, internet trafik bilgilerinin yasada belirtilen süreden fazla tutulmasına ve bu bilgilerin yargı makamlarına gönderilmesine yöneliktir.
İnternet trafik bilgilerinin belirli bir gerçek kişi hakkındaki bilgi kapsamındadır. Bu bilgilere erişilmesine dair olgunun, hangi hakkın ihlali kapsamında görülmesi gerektiği tartışmasında ise AYM, somut uyuşmazlıktaki hak ihlalini özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı kapsamında değerlendirmiştir.
AYM verdiği kararda, bireysel başvurunun ilk derece mahkemelerinin verdikleri kararlar üzerine başvurulacak ikincil bir yol olduğunu izah etmiştir. Buna binaen başvurucunun somut uyuşmazlık bakımından ilk derece mahkemelerine başvuruda bulunmayarak başvuru yollarını tüketmediğini belirtmiştir.
AYM, “başvuru yollarının tüketilmesi” kavramının içeriğini geniş bir şekilde açıklamıştır. Tüketilmesi gereken başvuru yollarının ulaşılabilir olması yanında telafi kabiliyetini haiz olması ve tüketildiğinde başvurucunun şikayetlerini gidermede makul başarı şansı tanıması gerekir. Dolayısıyla başvuru yollarının mevzuatta düzenlenmiş olması yeterli olmamakla beraber aynı zamanda uygulamada işlevli olması gerekmektedir. Yine de soyut olarak makul bir başarı sunma kapasitesi bulunan bir başvuru yolunun uygulamada başarıya ulaşmayacağına dair şüphenin o başvuru yolunun tüketilmemesini haklı kılmayacağını belirtmiştir. Öte yandan başvurucunun elinde başvurabileceği birden fazla başvuru yolu varsa bunların tamamını tüketmesinin kural olarak kendisinden beklenemeyeceğini de ifade etmiştir.
Tüm bunlardan sonra AYM, somut uyuşmazlıkta başvurucu için en etkili başvuru yolunu da incelemeye tabi tutmuştur. Şöyle ki:
AYM, somut olay bağlamında mevzuatı incelendiğinde kişisel verilerin hukuka aykırı olarak paylaşılması ve verilerin kanunda belirtilen süre sonunda yok edilmemesi fiillerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında suç sayıldığını belirtmiştir. Diğer yandan ise kişisel veri kapsamındaki internet trafik bilgilerinin mevzuatta belirtilen süre sonunda yok edilmemesi ve hukuka aykırı şekilde kullanılmasının somut olayın özelliklerine göre kişilik haklarına yönelik bir eylem olabileceğini ve bu çerçevede bu durumdan kaynaklı olarak kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gördüğünü iddia edenlerin ilgili mevzuata göre tazminat yoluna başvurabilmesinin mümkün olduğunu ifade etmiştir.
Bunların yanında ise etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğün her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmediğine dikkat çekerek somut olayda başvurucunun ihlal edilen hakkına yönelik suç duyurusunda bulunduğu Başsavcılığın başlattığı soruşturmada, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verdiğini ancak bu kararın şikayet konusu fiilin erişim sağlayıcı Şirketler ile Kurumun kurumsal faaliyet niteliğindeki işlemlerinden kaynaklanması nedeniyle kurum ve şirket çalışanlarının, ceza yargılaması sonucunda kasıtlı veya ihmali bir eylemi tespit edilmediği sürece, doğrudan kurum ya da şirketin kendisinin cezai sorumluluklarına gidilemeyeceğine ilişkin tespitte bulunmuştur. Buna karşılık başvurucunun iddiaları yönünden hukuk ve idare mahkemeleri nezdinde de etkin şekilde işleyen bir hukuk yolunun mevcut olduğunu ifade etmiştir.
Tüm bunları bir arada değerlendirdiğinde ise AYM, somut olayda kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlalinin tespiti ile gideriminin sağlanması bağlamında, başvurucunun iddia ettiği kişisel zararlarının ceza yargılamasıyla giderimin sağlanması da mümkün olmadığını; Tazminat davalarının ceza yargılamasına göre başvurucunun amacına daha uygun ve makul bir başarı sunma kapasitesinin bulunduğunu, bu yola başvurulmamasından dolayı başvuru yollarının tüketildiğinden bahsedilemeyeceğini ifade etmiştir
5. SONUÇ
AYM, mevzuatta öngörülen süreden fazla olarak internet trafik bilgilerinin tutulması ve paylaşılması fiillerini, somut olay bakımından özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı kapsamında değerlendirmiş fakat başvurucunun başvuru yollarını tüketmemesi nedeniyle “başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezlik kararı” vermiştir.
Karardan anlaşıldığı üzere her ne kadar bu gibi hallerde ceza yargılamasına başvurmak mümkün ise de, özellikle kişisel bir zararın doğduğu iddia ediliyor ise somut olayın özelliğine göre tazminat talepli olarak hukuk yargılamasına başvurulmamış olması AYM’ye yapılacak bireysel başvurularda bir eksiklik olarak değerlendirilecek ve başvuru yollarının tüketilmediğinden bahisle başvuru reddedilecektir.
Kararın tamamı için bkz.
Daha sonra okumak için yazıyı indirebilirsiniz.
Teşekkür Notu:
Bu yazı, Bahadır Demircioğlu tarafından kaleme alınmış ve Kübra Durmuş tarafından gözden geçirilmiştir.